İÇİNDEKİLER
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Nedir?
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Unsurları Nelerdir?
· Tarafların karşılıklı olarak borç altına girmesi
· Süre sınırlamasının olmaması
· Tarafların anlaşması
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Muvazaaya Dayalı Tapu İptali ve Tescil Talebi
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Zamanaşımı
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Nedir?
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu m.611’de tanımlanmıştır: “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.”
Tanımdan da anlaşılacağı üzere ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tarafları bakım alacaklısı ve bakım borçlusudur. Bakım alacaklısı, kendisine bakılacak olan kişiyi; bakım borçlusu ise bakım alacaklısına bakmakla yükümlü olan kişiyi ifade eder.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi sağlararası bir işlemle (Borçlar Hukuku hükümleri uygulanır.) yapabileceği gibi ölüme bağlı tasarruf (miras sözleşmesi hükümleri uygulanır.) şeklinde de yapılabilir.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Unsurları Nelerdir?
· Tarafların karşılıklı olarak borç altına girmesi
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ivazlı(karşılıklı) bir sözleşme olmasından dolayı taraflar karşılıklı olarak borç altına girmektedirler. İşbu sözleşmede bakım alacaklısı, bakım borçlusuna malvarlığı veya malvarlığı değerini devir borcu altına girerken bakım borçlusu ise bakım alacaklısına hayatı boyunca bakma, ihtiyaçlarını giderme borcu altına girmektedir.
Dolayısıyla gerçekte bağış amacıyla yapılan devirlerde ölünceye kadar bakma sözleşmesi söz konusu değildir.
· Süre sınırlamasının olmaması
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım borçlusunun sınırlı süre bakım alacaklısına bakacağı hükme bağlanamaz. Diğer bir deyişle bakım borçlusu bakım alacaklısına hayatı boyunca bakmakla yükümlüdür. Aksi halde ölünceye kadar bakma sözleşmesinden bahsedilemeyecektir.
· Tarafların anlaşması
Son olarak sözleşmelerin özelliğinden kaynaklı olarak ölünceye kadar bakma sözleşmesinde de tarafların karşılıklı olarak anlaşmaya varmış olmaları gerekmektedir. Diğer bir deyişle bakım borçlusunun bakım alacaklısının hayatı boyunca onun her türlü ihtiyacını gidererek ona bakacağı konusunda ve bakım alacaklısının da bir kısım malvarlığı veya malvarlığı değerini bakım borçlusuna devredeceği konusunda anlaşmaya varmış olmaları gerekmektedir.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Muvazaaya Dayalı Tapu İptali ve Tescil Talebi
Yargıtay kararları uyarınca mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesinde de 01.04.1974 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında benimsenen ilkeler uygulama alanı bulacaktır.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde muvazaa iddiası üçe ayrılarak incelenmektedir:
Ölünceye kadar bakma borçlusunun miras bırakanın eşi olması hali,
Ölünceye kadar bakma borçlusunun miras bırakanın altsoyu olması hali
Ölünceye kadar bakma borçlusunun 3.kişi olması halidir.
Burada ölünceye kadar bakma borçlusunun miras bırakanın eşi olması durumunda miras bırakanın özel olarak bakıma muhtaç olması durumu aranmaktadır. Bunun sebebi ise Medeni Kanun uyarınca eşlerin halihazırda birbirlerine bakma yükümlülüklerinin olmasıdır. Bunun dışında diğer iki durum için böyle bir koşul aranmamaktadır. Ancak bakım borçlusunun altsoy olması durumunda da Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2013/9933 Esas sayılı kararında altsoy bakımından miras bırakanın olağanüstü bakım ve gözetime ihtiyacı olmadığından bunun ahlaki görev kapsamında olduğu ifade edilerek devrin muvazaalı olduğuna karar verilmiştir.[1]
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi bakımından devrin muvazaalı olup olmadığının belirlenmesinde:
Miras bırakanın yaşı, sağlık durumu, fiziki hali, aile ortamı, sahip olduğu malvarlığı değeri, tasarrufta bulunduğu malvarlığı değerinin sahip olduğu malvarlığı değerine oranı, devredilen malvarlığı değerinin ölünceye kadar bakma sözleşmesi bakımından makul sınırı aşıp aşmadığı gibi kriterler değerlendirilmektedir.
Yargıtay bir kararında ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile malvarlığının büyük bir bölümünün devredilmiş olmasının muvazaalı bir devir olduğuna karar vermiştir:
“Somut olaya gelince, miras bırakanların tüm mal varlığına yakın bölümünü teşkil edecek nitelikteki eldeki davaya konu 13 adet taşınmazını davalılara ölünceye kadar bakım akdiyle temlik ettikleri kayden sabittir.
Somut bu olgu, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanlar Tahir ve Selimiye’nin ölünceye kadar bakma aktini daha az miktarda taşınmaz devrederek sağlama imkanı varken çok fazla sayıda taşınmazları temlik etmekteki gerçek iradelerinin aslında bakım sözleşmesi yapmak değil, diğer kız çocuğu olan mirasçıdan temliki yaptığı erkek çocuğuna ve gelinine mal kaçırmak amaçlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davalılar üzerinde bulunan taşınmazlar bakımından iptal- tescil davasının kabulüne, tazminat isteğine konu edilen 109 ada 183 parsel ve 137 ada 71 parseller bakımından tazminat davasının kabulüne, yargılama sırasında üçüncü kişiye devredilen 109 ada 169 ve 170 parsel sayılı taşınmazlar bakımından 1086 sayılı HUMK’nun 186. maddesi ( 6100 sayılı HMK’nın 125.maddesi ) uyarınca davacıya seçimlik hakkının hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.”[2]
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı olarak muvazaa sebebiyle tapu iptal ve tescil davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup yetkili mahkeme ise HMK uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Zamanaşımı
Muvazaaya dayalı olarak açılacak tapu iptal ve tescil davaları ayni bir hakka dayandığından zamanaşımına tabi değildir.
Randevu almak ve danışmak için -dilerseniz kısaca konuyu açıklayarak- bize 7/24 mail adresimiz üzerinden ulaşabilirsiniz. ucelhukukburosu.1@gmail.com
[1] Yargıtay 1. HD 2021/387 Esas, 2021/6220 Karar sayılı 01.11.2021 tarihli ilamı: “Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan ilkeler ve özetlenen dosya kapsamından çekişme konusu taşınmazların mirasbırakanın tüm malvarlığını teşkil ettiği, tanık …’in beyanı incelendiğinde yapılan satış işleminden menfaat elde ettiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla mirasçı tanık …’in beyanına itibar edilemeyeceği, her ne kadar davalının annesine baktığından bahsedilmiş ise de; davalı eşinin 29.01.2015 tarihinden itibaren bakım ücreti almaya başladığı, olağanüstü bir bakım ve gözetime ihtiyacı olmayan mirasbırakana bakılmasının ahlaki görev kapsamında bulunduğu, mirasbırakanın çekişmeli taşınmazlardaki paylarını mal kaçırma kastıyla muvazaalı olarak devrettiği sonucuna varılmaktadır.”
[2] Yargıtay 1.HD 2013/9933 E., 2013/9763 K. sayılı ilamı