AİLE HUKUKU

BABALIK DAVASI

Soybağının kurulmasına ilişkin hükümler TMK m.282 vd. düzenlenmiştir. TMK m.282/1’e göre ana ile soybağı doğumla birlikte kurulmaktadır. Ancak baba ile çocuk arasındaki soybağı kendiliğinden kurulmamaktadır. İlgili maddde uyarınca baba ile çocuk arasındaki bağ aşağıdaki şekillerde kurulabilir:

  • Ana ile evlilik
  • Tanıma
  • Hakim hükmü

Ana ile babanın evlilik birliği içerisinde veya boşanmış olsa bile çocuğun iddet süresi içerisinde doğan çocuk ile baba arasında soybağı kurulur. Ancak burada önemli olan husus evlilik birliği dışında doğmuş olan çocuk ile baba arasında soybağının kurulmasıdır.

Ana ile babanın çocuk doğduktan sonra evlenerek bu durumu nüfusa bildirmeleri veya babanın resmi bir şekilde (nüfus memuru, Noter, Mahkeme veya Konsolos) tanıma beyanında bulunarak çocuk ile soybağının kurulması mümkündür. Ancak bazı hallerde çocuk baba tarafından iradi olarak tanınmamaktadır. Bu durumda ana veya çocuğun açacağı bir dava (babalık davası) ile baba ile soybağının kurulması mümkündür. Bu davada çocuğun ve davalı babanın DNA örnekleri alınarak Adli Tıp Kurumu tarafından incelenecek ve davalı babanın çocuğun biyolojik babası olup olmadığı bu yolla tespit edilebilecektir. Davalı babanın DNA örneği vermek istememesi halinde ise HMK soybağı tespiti için inceleme başlıklı 292.maddesi uyarınca hakim tarafından incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verilecektir.

Kimler Dava açabilir?

TMK m.301: “Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.”

Madde hükmünden anlaşılacağı üzere babalık davası anne veya çocuk tarafından açılabilmektedir. Dava anne ve çocuk tarafından ayrı ayrı açılabileceği gibi birlikte de açılabilecektir. Bunun sonucu olarak davalardan biri için verilen karar diğeri için bağlayıcı nitelikte olmayacağı gibi tarafların kendi davalarından vazgeçmesi, feragat etmesi gibi durumlar diğerinin davasını etkilemeyecektir.

Dava Kime/Kimlere Karşı Açılabilir?

TMK m.301/2: “Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.”

Çocuk ile baba arasında soybağının kurulması halinde çocuk babaya mirasçı olacağından babanın ölümü halinde davanın mirasçılarına yöneltilmesi gerekmektedir.

Anne tarafından Açılan babalık davası aşağıdaki kişi ve kurumlara ihbar edilir:

  • Cumhuriyet Savcısı
  • Hazine
  • Kayyım

Kayyım tarafından Açılan babalık davası aşağıdaki kişi ve kurumlara ihbar edilir:

  • Cumhuriyet Savcısı
  • Hazine
  • Anne

(Çocuğun reşit olmaması halinde dava çocuk adına mahkeme tarafından atanacak kayyım tarafından açılabilecektir.)

Karineler

Kanun’da çocuğun baba ile soybağının kurulması bakımından karineler düzenlenmiştir. Normal şartlarda baba ile soybağının kurulması noktasında babalık davası açan tarafından çocuğun davalı babanın çocuğu olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Karineler bu anlamda ispat yükünü ters çevirmekte ve aksi ispat edilmediği sürece çocuğun davalı babanın çocuğu olduğu kabul edilmektedir.

  1. TMK m.302/1: “Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.”
  2. TMK m.302/2: “Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur.”

Bu karinelerin geçersiz olması için TMK m.302/3 uyarınca davalı babanın; çocuğun kendisinden olmasının olanaksız olduğunu veya üçüncü bir kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden fazla olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.

Hak Düşürücü Süre

TMK m.303: “Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer.”

Çocuk tarafından açılacak olan babalık davasında hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Çocuk tarafından dava her zaman açılabilir. Ancak anne tarafından açılacak olan babalık davası çocuğun doğumundan itibaren 1 yıl içerisinde açılmalıdır.

Babalık davası açılabilmesi için çocuğun başka biriyle kurulmuş soybağının olmaması gerekmektedir. Eğer çocuğun başka bir erkekle kurulmuş soybağı varsa öncelikle bu ilişkinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu sebeple de anne tarafından açılacak davada 1 yıllık hak düşürücü süre bu ilişkinin ortadan kalktığından tarihte işlemeye başlayacaktır.

Ayrıca anne tarafından haklı sebeplerle davanın süresi içerisinde açılamamış olması halinde ise TMK m.303/3 uyarınca gecikmeyi haklı kılacak sebeplerin ortadan kalkmasından itibaren 1 ay içerisinde dava açılabilecektir.

Neler Talep Edilebilir?

Babalık davasında TMK m.304 uyarınca annenin mali hakları düzenlenmiştir. Buna göre babalık davası ile biirlikte veya ayrı olarak:

1. Doğum giderleri,

2. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,

3. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler talep edilebilecektir.

Çocuğun ölümü halinde dahi bu giderlerin istenebilmesi mümkündür. Ancak Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca yapılan ödemeler tazminattan indirilecektir.

Bununla birlikte babalık davası sonucunda baba ile çocuk arasında soybağı kurulması istendiğinden çocuk için nafaka talep edilebilmesi de mümkündür.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Babalık davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise çocuğun doğduğu andaki yerleşim yeri veya davanın taraflarından birinin yerleşim yeri mahkemesidir.

Babalık davasının ihbarı, delilerin sunulması, davada dikkat edilmesi gereken süreler vb. birçok durumun takibi bakımından sürecin bir avukat ile yürütülmesi daha sağlıklı olacaktır.

… NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİNE

DAVACI              : (Ad Soyad -TC)

                                 (Adres)

DAVALI               : (Ad Soyad -TC)

                                 (Adres)

KONU                 : Babalığın hükmen tayini, nafaka ve tazminat talebine ilişkindir.

AÇIKLAMALAR               :

Davalı … İle internet üzerinden tanıştık ve ilişkimiz başladı. Davalı ile evleneceğimiz düşüncesi ile birlikte yaşamaya başladık. Daha sonra aramızda anlaşmazlık oldu ve davalı ile ayrıldık. Davalı ile ayrıldığımız sırada hamileydim. İlgili evraklarımı eklerde sunuyorum. Davalı tarafından kızım küçük … tanınmamakta onun babası olduğuna kabul etmemektedir.

Çocuğum … tarihinde doğmuş olup işbu davayı 1 yıllık süre içerisinde açmış bulunmaktayım. Davalının kızımın kendi çocuğu olduğunu kabul etmemesi sebebiyle çocuğum ile davalı arasında soybağının kurulması için işbu davayı açma zorunluluğum hasıl olmuştur.

Nafaka Talebi Hk.

HUKUKİ SEBEPLER       :TMK m.301 vd., HMK ve sair yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER         : Nüfus kaydı, Doğum Belgesi, Adli Tıp Raporu, Tanık ve sair yasal delil.

SONUÇ VE İSTEM          :

Yukarıda açıklanan ve mahkemenizce re’sen gözetilecek olan sebeplerle: Davanın KABULÜ ile;

  1. Davalının, küçük … babası olduğunun tespitine ve nüfus kütüğüne tesciline,
  2. Küçük … lehine her yıl  TEFE-ÜFE oranında artırılmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve dava kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına,
  3. Yargılama ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederim. …/…/….

DAVACI

EKLER:

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI

İÇİNDEKİLER

1.     ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI NEDİR?

Türk Medeni Kanunu’nda genel boşanma sebebi ve özel boşanma sebepleri düzenlenmiştir. Uygulamada boşanma davalarının genelinin TMK m.166’da düzenlenen -halk arasında şiddetli geçimsizlik olarak ifade edilen- evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı açıldığı görülmektedir. Bu yazımızda genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına değineceğiz.

TMK m.166/1: “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.”

Çekişmeli boşanma davası eşlerin boşanmanın hukuki sonuçları (nafaka, velayet, mal rejimi vb.) konusunda anlaşmaya varamamış olması sebebiyle açılan boşanma davasıdır. Zira Anlaşma halinde anlaşmalı boşanma davası açılarak (1 yıldan az süren evlilikler hariç) ortak hayata daha kısa sürede son verilebilmektedir. Buna ilişkin bkz: https://ucelhukukvedanismanlik.com/anlasmali-bosanma-davasi-ve-sartlari/

Ortak hayatın çekilmez hale geldiğini gösteren sebeplere, boşanma davasında kusur başlığı altında aşağıda değinilecektir.

2.     BOŞANMA DAVASINDA KUSUR

            Öncelikle belirtmek gerekir ki kusurlu eşin de boşanma davası açma hakkı vardır. Ancak burada önemli olan davalı eşin kusurunun daha ağır olması gerektiğidir. Zira TMK m.166/2’de: “Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Bu düzenleme ile daha az kusurlu eşin açılan boşanma davasına itiraz hakkı olduğu belirtilmiştir. Uygulamada kural olarak daha az kusurlu eşin itirazı halinde açılan boşanma davası reddedilmektedir. Boşanma davasında kusurun belirlenmesinde etkili olan sebeplerden bazılarına kısaca değinilecektir.

Boşanma davasında eşin aşırı kıskanç olması, alkol bağımlılığının olması(başkaca unsurlarla birlikte), kumar bağımlılığının olması, Aşırı eğlenceye düşkün olması veya tam tersi asosyal olması, sık sık evi terk etmesi, ailesiyle görüştürmemesi, hakaret ve tehdit etmesi, Şiddet uygulaması (fiziksel, ekonomik, sözel veya psikolojik), boşanma sebebi olarak kabul edilebilir.

Yargıtay 2. HD., 2022/7994 Esas, 2023/57 Karar sayılı 10.02.2023 tarihli ilamında ilk derecek mahkemesi tarafından verilen kararın onanmasına karar verilmiştir: “karşı dava yönünden ise kadının, erkeğe aşağılayıcı sözler söylediği, geç vakitte arkadaşları ile birlikte eğlenmek için dışarı çıktığı, eşini yanında istemediği bu durumun dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, erkeğe yüklenecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı, evlilik birliğinin sarsıldığı ve birliğin devamına olanak tanımayacak nitelikte bir geçimsizliğin bulunduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve kusurlu davranışının erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu dikkate alınarak erkek yararına 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.”

Yargıtay 2. HD., 2023/4957 Esas, 2023/3670 Karar sayılı ilamı: karşı davalı kadının davalı karşı davacı erkeğin ailesine kötü sözler söyleyerek hakaretlerde bulunması, erkeğin ise kadına şiddet uygulaması, 2020 yılı Ağustos ayında tayin isteyerek ortak yaşama son vermesi, kadını yalnız bırakması nedeniyle kusurlu olduğu, geçimsizlikte davalı karşı davacı erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, şartları oluştuğundan kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten tahsil edilerek davacı kadına verilmesine,”

Alkol bağımlılığı tek başına boşanma sebebi teşkil etmeyebilir, çoğu zaman alkole bağlı başkaca sebepler aranır alkol alımı sonrasında eşe ve çocuklara kötü davranması gibi.

Yargıtay 2. HD. 2022/10686 E., 2023/1619 K. sayılı ilamı: “kadın tarafından erkeğe atfedilen kusurların ispatına elverişli olmadığı, erkeğe kusur olarak yüklenen alkol alma vakıası yönünden erkeğin alkol aldıktan sonra eşine ve çocuklarına olumsuz davranışları olduğuna yönelik beyanın bulunmadığı, alkol kullanmanın tek başına boşanma sebebi oluşturmayacağı, tarafların Akhisar İlçe Emniyet Amirliği’ndeki ifadelerinin incelenmesinden zina sebebine dayalı davanın, son eylemin öğrenildiği tarihten 6 ay geçtikten sonra açıldığı, kadının, eşinin erkek kardeşiyle duygusal ve cinsel birliktelik yaşadığı, bu hususun kadın tarafından ikrar edildiği, kadının kollukta alınan ifadesinde 2012 doğumlu …’nin eşinin kardeşiyle ortak çocuklarının olduğunu beyan ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle kadının tam kusurlu olduğu, erkeğe atfedilen kusurların ise ispatlanamadığı gerekçesi ile; asıl davanın reddine, erkeğin birleştirilen davası yönünden 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesine dayalı davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine, erkeğin 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına,”

Kısaca boşanma davalarında kusur; yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere tarafların evlilik birliği içerisindeki yükümlülüklerine aykırı davranışları ile belirlenir.

3.     BOŞANMA DAVALARINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Anlaşma ve çekişmeli olduğuna bakılmaksızın boşanma davaları açısından görevli mahkeme aile mahkemeleridir.

Yetkili mahkeme ise TMK’da belirlenmiş olup TMK m.168: Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.”

Dolayısıyla boşanma davası eşlerden herhangi birinin yerleşim yerinde açılabileceği gibi eşlerin son 6 aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesinde de açılabilir.

4.     YARGILAMA USULÜ

Boşanma davaları yazılı yargılama usulüne göre görülmektedir. Dolayısıyla öninceleme aşaması davacı tarafından verilecek dava dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ve davalı tarafından verilecek olan cevap dilekçesi, 2.cevap dilekçesi ile tamamlanmaktadır.

5.     BOŞANMA DAVASINA KONU EDİLEN TALEPLER

Boşanma davası ile beraber başkaca taleplerde ileri sürülmektedir. Bunlar boşanma davası sonunda varsa ergin olmayan çocukların velayet talepleri, ergin olmayan çocuklar için iştirak nafakası talepleri, eş bakımından yoksulluk nafakası talepleri, maddi ve manevi tazminata konu olaylar varsa maddi ve manevi tazminat talepleridir. Eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talepleri ise boşanma davası ile birlikte ileri sürülse dahi mahkemece tefrik kararı verilecek olup ayrı dosya numarası ile incelenecektir.

6.     BOŞANMA DAVASINDA DELİLLER

Boşanma davalarında da dava açan taraf iddialarını ispatla mükelleftir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.190’da ispat yükü düzenlenmiştir: İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

Dolayısıyla boşanma davalarında öncelikli olan tanık delili önem taşımakla birlikte iddiaların başkaca delillerle desteklenmesi gerekmektedir. Tanık delili bakımından ise duyuma dayalı tanık beyanları genel olarak hükme esas alınmadığından tanıkların görgüye dayalı tanıklar olması önem arz etmektedir.

Ayrıca boşanma davaları özelinde aile nüfus kaydı, davacı/davalının ekonomik sosyal durum araştırması, POLNET üzerinden araç sorgulaması, TAKBİS üzerinden taşınmaz sorgulaması, Hangi bankada hesapları varsa bildirilerek mali durum araştırması, SGK kayıtları, Uzman raporu, Çocukların okul kayıtlarının istenilmesi gibi boşanma davasındaki iddialar bakımından dayanılabilecek birçok delil bulunmaktadır. Bu sebeple boşanma davaları bakımından müvekkil ile detaylı görüşme önem arz etmektedir.

7.     6284 SAYILI KANUN KAPSAMINDA TEDBİR TALEPLERİ

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da genel tedbir talepleri düzenlenmiş olup boşanma davası bakımından da davanın görüldüğü aile mahkemesinden talep edilebilmektedir.

6284 sayılı Kanun yalnızca Kadını koruyan bir Kanun olmayıp şiddet tehdidi altında bulunan herkesi koruyan bir Kanundur. Koruma tedbirleri Kanun’un 5.maddesinde düzenlenmiştir:

“Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:

a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.

b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.

c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.

ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması.

d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.

e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.

f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.

g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.

ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi.

h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.

ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması.”

Uygulamada sıklıkla rastlanılan koruma tedbirleri koyu renkli olarak işaretlenmiştir. Koruma tedbirleri boşanma davaları bakımından önem arz etmektedir.

Randevu almak ve danışmak için dilerseniz kısaca konuyu açıklayarak bize 7/24 mail adresimiz üzerinden ulaşabilirsiniz. ucelhukukburosu.1@gmail.com

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI VE ŞARTLARI

Matrimonial and family 2

ANLAŞMALI BOŞANMA ŞARTLARI NELERDİR?

Anlaşmalı boşanma davası şartları Türk Medeni Kanunu (TMK) m.166/3’de düzenlenmiştir: “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”

Buna göre tarafların anlaşmalı olarak boşanma davası açabilmesi için:

  • Evlilik en az 1 yıl sürmüş olmalı,
  • Eşlerden birinin başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi gerekir. (Uygulamada genellikle taraflar aralarında anlaşarak protokol oluşturulur ve bir tarafın açtığı davada diğer eşin duruşmada tarafların anlaşmasına dayalı protokolü kabulü ile sonuçlanır.)
  • Her iki eşinde duruşmada hazır olması ve aynı anda mahkeme tarafından dinlenilmesi gerekmektedir.
  • Anlaşmalı boşanma protokolü mahkemece uygun bulunmalıdır, protokolde boşanmanın mali sonuçları ve müşterek çocukların durumunun düzenlenmiş olması gereklidir.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME NERESİDİR?

Boşanma davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi sıfatıyla bakacaktır. Yetkili mahkeme ise TMK m.168: Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” Denilerek kesin olmayan yetki kuralı getirilmiştir. Bu durumda eşlerden birinin yerleşim yerinde dava açılabilecektir.

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI ÇEKİŞMELİ BOŞANMAYA ÇEVRİLEBİLİR Mİ?

Anlaşmalı boşanma davası açıldıktan sonra mahkeme yoğunluğuna göre 1-2 ay sonrasına duruşma günü verilir. Duruşmada hakim tarafları dinler ve taraf iradelerinin mahkemece onaylanmış protokol doğrultusunda olması halinde protokolü karar metnine ekler. Burada mahkeme tarafından gerekçeli kararın yazılması beklenir ve gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesi halinde 2 haftalık süre içerisinde karara itiraz edilebileceği yazılır.

Taraflar gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edilmesinden sonra kanun yoluna başvuru haklarından feragat ederek kararı daha kısa sürede kesinleştirebilirler. Ancak protokolle bağlı kalmak istemeyen taraf karara itiraz ederse anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davasına dönüşür ve dilekçeler teatisi aşaması başlar.

Çekişmeli boşanma davası olarak açılan davalar bakımından ise sulh olmak her zaman mümkün olduğundan çekişmeli boşanma davasının anlaşmalı boşanma olarak sona erdirilmesinin de mümkün olduğu söylenebilir.

Protokol metninin eksiksiz olarak hazırlanması, daha sonra yaşanabilecek hak kayıplarının önlenmesi bakımından önem arz etmektedir. Randevu almak ve danışmak için dilerseniz kısaca konuyu açıklayarak bize 7/24 mail adresimiz üzerinden ulaşabilirsiniz. ucelhukukburosu.1@gmail.com